Güney Marmara‘da Balıkesir iline bağlı, 140.000′e yakın nufüsa sahip olan Bandırma, kendi adını taşıyan Bandırma Körfezi‘nin etrafında konumlanan gelişmiş bir ilçe olarak karşımıza çıkıyor. Bursa, İnegöl ve Balıkesir’den sonra Güney Marmara’nın dördüncü büyük kenti olan Bandırma, Türkiye’nin en büyük limanlarından birine de ev sahipliği yapıyor. İlçenin 15 kilometre ötesinde bulunan Manyas Gölü ve Kuş Cenneti Milli Parkı ise doğa severlerin vazgeçilmez mekanlarından biri haline gelmiş.
Keşif için İstanbul Yenikapı İDO Terminali‘nden kalkan feribotumuz 2 saat içinde Bandırma İDO Hızlı Feribot Terminali‘ne ulaştı. İlk hedefimiz Kuş Cenneti Milli Parkı olduğu için ilçeyi keşfetmeden önce direkt otogara gittik. Bandırma’dan yaklaşık 15 km ötede bulunan Kuş Cenneti Köyü‘ne ulaşmak için Bandırma Otogarı’ndan mini otobüsler kalkıyor. Fakat söylemeliyim ki otogar çok ters ve kent merkezinden uzak bir yere yapılmış. Bu bize biraz zaman kaybettirse de şehir içi otobüslerle yaklaşık 25 dk içinde otogara vardık. Daha sonra buradan Manyas Gölü dolmuşlarına binerek 10 dakika içinde Kuş Cenneti Köyü‘nün sapağına ulaştık.
Dolmuşun bizi bıraktığı yer 1 km sonrası Kuş Cenneti Köyü olan dümdüz bir ova. Kuş Cenneti Milli Parkı‘na gitmek için köyden 1 km daha yol katetmeniz gerekiyor. Yani dolmuşun bizi bıraktığı sapaktan milli parka gitmek için toplam 2 km yol yürüdük. Yanımızdan nice arabalar, traktörler geçse de ‘gelin sizi köye kadar atalım’ diyen biri de çıkmadı 🙂 Bu yüzden gidiş – geliş olmak üzere toplam 4 km olan yolu Afrika’da bir Safari turundaymış edasıyla keyifli hale getirmeye çalıştık.

Uzun yürüyüşün ardından Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı‘na varıyoruz. Bir müze olduğu için ufak bir ücret ödeyerek içeriye giriyoruz. Gezi planı idari binanın gezilmesiyle başlıyor. Burada milli park hakkında detaylı bilgiler alabiliyorsunuz. Görebileceğiniz kuş türlerinin maketleri de burada sergileniyor.
İdari bina içerisindeki bir salonda canlı kameralar bulunuyor. Yani kuşlar burada 24 saat kameralarla gözetim altında tutuluyor ve inceleniyor. Sizler de bu incelemeye ortak olup, kuşları monitörlerden inceleyebiliyorsunuz. İdari bina gezisi tamamlandığında görevliler size kimlik karşılığında bir dürbün veriyor. Çünkü biraz ilerde milli parkın Gözetleme Kulesi bulunuyor. Göl çevresinde toplanan kuşları bu kuleye çıkıp çıplak gözle dürbün aracılığıyla izleyebiliyorsunuz.
En çok kuş çeşitliliğinin Eylül ayı sonuna doğru olduğunu öğreniyoruz. Yani olası bir ziyaretinizde daha fazla kuş türü görmek isterseniz planlarınızı bu takvime göre yapmanızı tavsiye ediyorum.
Milli Park olarak adlandırılan Kuş Cenneti‘nin biraz eksiklikleri de yok değil. Müzenin ziyaretçi defterine de yazdığım gibi parka biraz çevre düzenlemesi şart. Gözetleme kulelerinin de çoğaltılması gerektiğini düşünüyorum. Kuş türlerini yakından görebilmemiz için de bir doğa yürüyüş parkuru yapılması, ziyareti daha keyifli hale getirecektir. Ayrıca bizim gibi yaya olarak gelenlere de bir ulaşım çözümü üretmeleri, ziyaretçi sayısını da arttıracaktır.
Bandırma
Kuş Cenneti’nde biraz kaldıktan sonra Bandırma‘ya tekrar geri dönüyoruz. Bandırma deyince aklıma gelen en meşhur şey, yol tabelalarındaki yazılardı. Gittiğimde onları da fotoğraflayıp arşivime ekleme fırsatı buldum. İlçedeki bazı yol tabelalarında ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ gibi ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk‘e ait ünlü sözler de bulunuyor.
Bandırma’nın merkezini oluşturan Cumhuriyet Meydanı çok amaçlı etkinlikler yapmak için bayağı geniş tutulmuş. Meydana çıkan ara sokaklar, sizi çarşıya bağlıyor. Çarşıda günlük ihtiyacınızın çoğunu karşılayabiliyorsunuz. Çünkü bir ilçede bulunması gerekenden çok daha fazlası var.
Bandırma’ya ulaşım da çok rahat. İstanbul‘dan İDO Hızlı feribotlarıyla ulaşabiliyorsunuz. İzmir‘den ise TCDD trenleriyle ulaşmak mümkün. Yani iki büyük şehre de direkt bağlı bir yer. Özetle İstanbul ve İzmir‘i birbiriyle kesiştiren bir yer de diyebiliriz.
Bandırma‘nın denize, daha doğrusu Bandırma Körfezi‘ne kıyısı olması, gelişmesinin de en büyük sebebi aslında. Çünkü denize kıyısı olan şehirler bana göre hep 1-0 önde başlıyor. Nufüssal anlamda tercih edilme oranı yükseliyor. Bandırma‘nın sahil şeridi sıcak havalarda serinlemek isteyenler için ideal bir mekan. Ufak bir sahil gezintisinin bile o günkü stresinizi atmaya yeteceğinden eminim. Sahilin karşı manzarasını ise Erdek Yarımadası oluşturuyor.
Bandırma Arkeoloji Müzesi
Gezi öncesi planımda nerelere gideyim diye araştırırken, Bandırma Arkeoloji Müzesi‘ni buldum. Yarı açıkhava müzesi tadında olan müzede çok eski zamanlardan kalma arkeolojik eserlere ulaşabiliyorsunuz. Hatta çalınarak yurtdışına kaçırılan bir eserin 23 Kasım 1995 tarihinde bakanlığın girişimleriyle New York’tan alınarak müzeye getirildiğini öğreniyoruz.
Bandırma’da dikkatimi çeken bir diğer yer ise meydanın hemen yanında bulunan Belediye Nikah Salonu oldu. Çok şık bir mimariye sahip ve altından yol geçiyor.
Yapmadan Dönmeyin
Gittiğinizde yolunuz düşerse öncelikli olarak Kuş Cenneti‘ni keşfetmelisiniz. Eğer tarihi bir şeyler görmek istiyorsanız Bandırma Arkeoloji Müzesi‘ne de mutlaka uğramalısınız. Çarşıda biraz dolaştıktan sonra Balıkesir‘in meşhur tatlısı Höşmerim‘i tatmanızı da tavsiye ediyorum. Ayrıca Meşhur Tarihi Çiğ Börekçisi‘ne de bir şans vermelisiniz.
Eğer Bandırma’yı merak istiyorsanız en kısa sürede seyahat planlarınıza eklemelisiniz. İstanbul‘dan İDO Hızlı Feribotlarıyla 2 saat içerisinde gelerek günübirlik gezi planı yapabilir, harika bir deneyim yaşayabilirsiniz.